Çocukluğum ile başlayan deniz/tekne sevgim, geçen yıllar içerisinde yaşamım bana çizdiği rotada gelişti ilerledi ve derinleşti. Yelken dünyası ile maviyi, hayalleri okumayı öğrendim. Pupa yelken ile dünyanın varlığını ve biz yelkenciler için ne kadar küçük olduğunu: Bu hikayenin ön sözü niteliğinde olan yazımın bu il paragrafında yaşam, hayat dediğimiz yolda benim ve hatta benim yaş gurubumdaki tüm deniz insanı dost, arkadaş bizlerin hayatta yönümüzü bulmamıza yardımcı olan Sadun Abim’i ve Yelken Dünyası dergisi ile Sn. Mesut Baran’ı bir kere daha anmak, varlık ve gayretlerine teşekkür etmek isterim. Bu insanlar ile denizi, maviyi, rakıyı, merhabayı, iskele sancağı, eğriyi doğruyu öğrenmek ve işte hayatın bir dönemini paylaşabilmiş olmak çok güzel idi. Sonsuz mavideki yolculuklarında gönüllerince rüzgarlar dilerim her ikisine…
Yolculuk başlayalı bir yılı geçti, ne bir seyir defteri tutmak nede doğru düzgün notlar almak mümkün olmadı. Tembellik ilk akla gelen, hani o yazacak kafa oluşmadı demekte ilk cevap. yaklaşık 30 yıllık iş hayatının 50 küsur yıllık çalışma hayatının dının dınısının içinden çıkmak yada çıktığımı çıkabildiği mi sanmak işte bu günlere getirdi beni. 15 Temmuz 2017 de her zaman dediğim ülke adına manidar bir tarihte koltukları çözebilmek Kısmet oldu. 15 Ekim 2018 de Akdeniz’e “Ciao Bella” demek niyet. Bu kaprisli, sağı solu belli olmaz ama sıcak, güzel kadın ile olan 50 yıllık beraberliğimize bir başka bilinmez güzel için son veriyorum. Artık rotalar en uzun Akdeniz rotalarından kat kat uzun söylenen gitmelerine doyulamayan, ve rüzgarlar sanki daha bir alımlı daha bir davetkar, denizler ise (Dalgalar) bilinmez…
30/09/2018 Didim